Herkese selam. Her ne kadar dinlediğim müzik aralığını çok fazla genişletememiş olsam da birkaç şarkı adı paylaşmayı uygun buldum. Yaz mevsimi geldi ama yaz gelmedi. Bu orantısızlıkla birlikte yaz parçaları da görücüye çıktı fakat kimi ne kadar sevebilirim orası tartışılır. Tümü rock parçalardan oluşan mini playlisti sizlere sunuyorum. İyi dinlemeler.
Otherkin - Enabler
Yayınlandığı kanalın ana sayfasına nal gibi astıkları bu parçayı buldum, getirdim. En baştaki emelim sözlerini çok iyi anımsadığım ama icracısını bulamadığım bir elemanın şarkısını arıyor olmaktı. Ama gelin görün ki bu parçayı ilk beş saniye dinledikten sonra kafamda şimşekler çaktı ve müptelası oldum. Eğer müziğine geleceksek, tipik bir alternatif rock ile karşı karşıyayız. Güftesinden çok bahsedemeyeceğim çünkü ağır aksan dolayısıyla duyduğumu anlayamadığımdan bahsi geçen konuyu bilmiyorum. Grubu kesinlikle tanımıyorum. Rifflere bakıldığında tahminim Manş denizinin ötesinden geliyor olmaları.
Royal Blood - Lights Out
Klibin rezil rüsva ancak şarkının on numero olduğu İngiliz ikilinin yeni işi. Bununla birlikte başka şarkılar da yayınladılar fakat en çok tutanı ve en sağlam hard rock tınıları olanı bu olduğundan Royal Blood severlerin bağırlarına bastıkları iş doğal olarak bu oldu. Eser yine efsane. Sevgiliye atılan diss'in rock'n roll sosuna bulanmış halini dinliyoruz ve dinlerken neden acaba bu adamlar electro-hiphop duosu gibi görünüyorlar diye kendimize sormadan edemiyoruz. Rock müzik camiası katkılarınıza minnettar haberiniz olsun.
Alice In Chains - Rooster
Grunge çağını başlatan adamların meşhur işlerinden biri ki ben sonradan keşfetmiş bulunuyorum. Ağır başlayan ve nakaratta gitar solosuyla, doksanların bilindik inişli çıkışlı nota karmasını yaratan şarkının, o yılların havasını yüzyıllar geçse de sürdüreceğine olan inancım tam.
Veruca Salt - Shutterbug
''Çılgın'' sıfatının sözlükteki tanımı ( elbette o yıllardaki anlamını göz önünde canlandırmanızı istiyorum), Şebnem Ferah'ın Can Kırıkları şarkısının klibinde kullandığı makyajı yapmış, sırtlarından habire oraya buraya çekilen kızlarımızdan asi bir parça.
Mötley Crüe - Looks That Kill
Glam rock müziğinin efsaneleri ve moda anlayışları bulunduğumuz yüzyılın ötesinde olan Amerikalı grubun bayıldığım şarkıları. Uzun zaman önce izlemiş olduğum dizide isimlerinin zikredildiğini duymuştum ama hiç de merakımı cezbetmemişlerdi. Ardından okuduğum bir yazıda karşılaşınca dinlemeye karar verdim ve olaylar gelişti.
Anika'nın Maceraları
19 Haziran 2017 Pazartesi
13 Mayıs 2017 Cumartesi
Gangsta Pea
Once upon a time there was a gangsta pea
He had his glasses already
Walking around the big community
He defensed himself from injury
Cause a gangsta pea needs a sidekicker
When he's ready to fire his gold revolver
He had his glasses already
Walking around the big community
He defensed himself from injury
Cause a gangsta pea needs a sidekicker
When he's ready to fire his gold revolver
18 Şubat 2017 Cumartesi
Bizden Mi Bizden Bir Müzik
Herkese selam. Yeni bir müzik yazısıyla karşı karşıyasınız. Burada da bir avuç güzel şarkıdan oluşan playlist göreceksiniz. Hadi başlayalım!
Müziğe olan ilgim müzisyen bir aileden geliyor olmamla ilintili. Anne karnında Mozart ve Balkan ezgileri ile başlayan yolculuğum, yürümeye başladığımda Barış Manço sevdasına dönüştü. Kendisi rahmetli olduğunda ben de dönemin her klişe çocuğu gibi hıçkırıklara boğularak ağladım. Neden o kadar ağladığımı ben de bilmiyorum ancak farkında olmuş olmalıyım ki onun yaptığı müziği kimse bir daha yapmayacak, onun gibi kimse kendi türünde anlamlı şarkılar üretmeyecek ve onun muadili başka kişilik, bir daha gelmeyecek.
Müziğin anlamına ve değerine kafayı daha o zamanlarda taktığımdan iyi müziğin peşine düştüm. Bu sebeptendir ki müzik tercihin nedir sorusuna verilen pop, caz, rock gibi cevaplar benim için oldukça yüzeysel kalmakta ve dinlemekten büyük keyif aldığım eserlerin türlerini tanımlamakta yetersiz.
Dönem dönem değişen müzik dinleme alışkanlığım sebebiyle birçok müzik akımını severek sahiplendim ve neredeyse hiçbirini bırakmadım. Anadolu Rock şeklinde tanımlanan ama Türkçe sözlü ve bizden dokulara sahip funk, rock, türkü, caz ve bazen de latin karması türde de durum böyle. Birkaç güzel örnekle bu yazımı noktalayacağım, biline.
Şarkıların youtube linklerine isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Belirtmek isterim ki paylaşacaklarım çok güzel bir kanaldan alıntı olacak. Her bir kayıt için farklı illüstrasyonlar tasarlanmış ve onlara aşık olmamak mümkün değil!
Mazhar ve Fuat - Nerde Hani
MFÖ'nün yeri benim için her zaman ayrıdır ancak onlar henüz M ve F iken de harika işler çıkarmışlar. Zaten hepi topu bir tanecik albümlerindeki her parça, tüm samimiyetimle söylemem gerekirse, oldukça kaliteli ve dinledikten sonra hülyalara daldıran nitelikte (Nasıl bir yorum yaptım ben de hayretler içerisindeyim.). Albümdeki çoğu şarkı isminden de anlaşılacağı gibi halk müziğinden sözlere, melodilere sahip. Bunun üzerine folk, indie ve rock elementleri de eklenince tadından yenmez olmuş Sonuç olarak kırk dört yıl önce çıkmış bir albümün günümüz ve canımız müzik piyasasındaki haftalık, aylık değeri olan; döviz kuru gibi inişli çıkışlı davranan şarkılara büyük fark attığı rahatlıkla söylenebilir.
Hardal - Nasıl Ne Zaman
Parçadaki gitardan mı klavyeden mi çıktığını anlamadığım acayip güzel sololar mı beni çekiyor dersiniz, dark pop dediğimiz tür gibi bestesi eğlence vaat eden ama sözlerinin bir o kadar derinlikli ve anlamlı oluşu mu dersiniz bilmiyorum. Zaten grup isimleriyle The Black Eyed Peas (Börülceler) tadı veriyor. Siz de fark ettiyseniz rock grubumuz şarkının içine disco- funk soundları yerleştirmiş ve ortaya müthiş bir şey çıkmış. Bu yorumlardan sonra konuyu tekrar müzik sektörüne getiriyor ve ülkemizde bir zamanlar harbiden çok sağlam işlerin yapılmış olduğunun altını çizmek istiyorum.
Moğollar - Alageyik Destanı
Anadolu Rock müziğinin örneklerini bayıla bayıla sunduğum minik listemizin son şarkısındayız. Burada edebiyat ve müziğin birleşimini tam anlamıyla görüyoruz çünkü sözler yazarımız Yaşar Kemal'in kaleme aldığı Üç Anadolu Efsanesi kitabında geçen bir ağıttan alıntı. Ağıt, Alageyik Destanı'nda geçen dönemi ait olduğu folklorik özelliklerle yansıtıyor. Edebiyatta dönemin zihniyeti dediğimiz kavram yani. Sözler beste ile buluşunca ortaya tüm güzel sıfatların layık olduğu bir eser çıkıyor.
Listeyi tek bir parça ile sonlandırıyorum. Dinlerken izlediğiniz Yeşilçam filmlerindeki disko dans sahneleri gözünüzün önüne gelsin. :)
Müziğe olan ilgim müzisyen bir aileden geliyor olmamla ilintili. Anne karnında Mozart ve Balkan ezgileri ile başlayan yolculuğum, yürümeye başladığımda Barış Manço sevdasına dönüştü. Kendisi rahmetli olduğunda ben de dönemin her klişe çocuğu gibi hıçkırıklara boğularak ağladım. Neden o kadar ağladığımı ben de bilmiyorum ancak farkında olmuş olmalıyım ki onun yaptığı müziği kimse bir daha yapmayacak, onun gibi kimse kendi türünde anlamlı şarkılar üretmeyecek ve onun muadili başka kişilik, bir daha gelmeyecek.
Müziğin anlamına ve değerine kafayı daha o zamanlarda taktığımdan iyi müziğin peşine düştüm. Bu sebeptendir ki müzik tercihin nedir sorusuna verilen pop, caz, rock gibi cevaplar benim için oldukça yüzeysel kalmakta ve dinlemekten büyük keyif aldığım eserlerin türlerini tanımlamakta yetersiz.
Dönem dönem değişen müzik dinleme alışkanlığım sebebiyle birçok müzik akımını severek sahiplendim ve neredeyse hiçbirini bırakmadım. Anadolu Rock şeklinde tanımlanan ama Türkçe sözlü ve bizden dokulara sahip funk, rock, türkü, caz ve bazen de latin karması türde de durum böyle. Birkaç güzel örnekle bu yazımı noktalayacağım, biline.
Şarkıların youtube linklerine isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Belirtmek isterim ki paylaşacaklarım çok güzel bir kanaldan alıntı olacak. Her bir kayıt için farklı illüstrasyonlar tasarlanmış ve onlara aşık olmamak mümkün değil!
Mazhar ve Fuat - Nerde Hani
MFÖ'nün yeri benim için her zaman ayrıdır ancak onlar henüz M ve F iken de harika işler çıkarmışlar. Zaten hepi topu bir tanecik albümlerindeki her parça, tüm samimiyetimle söylemem gerekirse, oldukça kaliteli ve dinledikten sonra hülyalara daldıran nitelikte (Nasıl bir yorum yaptım ben de hayretler içerisindeyim.). Albümdeki çoğu şarkı isminden de anlaşılacağı gibi halk müziğinden sözlere, melodilere sahip. Bunun üzerine folk, indie ve rock elementleri de eklenince tadından yenmez olmuş Sonuç olarak kırk dört yıl önce çıkmış bir albümün günümüz ve canımız müzik piyasasındaki haftalık, aylık değeri olan; döviz kuru gibi inişli çıkışlı davranan şarkılara büyük fark attığı rahatlıkla söylenebilir.
Hardal - Nasıl Ne Zaman
Parçadaki gitardan mı klavyeden mi çıktığını anlamadığım acayip güzel sololar mı beni çekiyor dersiniz, dark pop dediğimiz tür gibi bestesi eğlence vaat eden ama sözlerinin bir o kadar derinlikli ve anlamlı oluşu mu dersiniz bilmiyorum. Zaten grup isimleriyle The Black Eyed Peas (Börülceler) tadı veriyor. Siz de fark ettiyseniz rock grubumuz şarkının içine disco- funk soundları yerleştirmiş ve ortaya müthiş bir şey çıkmış. Bu yorumlardan sonra konuyu tekrar müzik sektörüne getiriyor ve ülkemizde bir zamanlar harbiden çok sağlam işlerin yapılmış olduğunun altını çizmek istiyorum.
Moğollar - Alageyik Destanı
Anadolu Rock müziğinin örneklerini bayıla bayıla sunduğum minik listemizin son şarkısındayız. Burada edebiyat ve müziğin birleşimini tam anlamıyla görüyoruz çünkü sözler yazarımız Yaşar Kemal'in kaleme aldığı Üç Anadolu Efsanesi kitabında geçen bir ağıttan alıntı. Ağıt, Alageyik Destanı'nda geçen dönemi ait olduğu folklorik özelliklerle yansıtıyor. Edebiyatta dönemin zihniyeti dediğimiz kavram yani. Sözler beste ile buluşunca ortaya tüm güzel sıfatların layık olduğu bir eser çıkıyor.
Listeyi tek bir parça ile sonlandırıyorum. Dinlerken izlediğiniz Yeşilçam filmlerindeki disko dans sahneleri gözünüzün önüne gelsin. :)
24 Eylül 2016 Cumartesi
Gönlüm Hep Seni Arıyor. Neredesin Sen?
Herkese selam.
Uffie. Hakikaten bu isimle çıkış yapmış tam bir bombe kadın vardı. Sahi nereye gitti?
Lise yıllarım kendisinin çıkardığı albüm ve single'lar ile geçtiğinden bu yazıda ustaya saygı kuşağı yapmak istedim.
Asıl adı Anna-Catherine Hartley olan, Japon bir anneye ve Britanyalı bir babaya sahip Florida'da doğma, Hong Kong'da büyüme Amerikalı-Fransız rapçi, hip hopçı, sözyazarı, besteci ve moda tasarımcısı. Aynı anda birçok vasfa ve milliyete sahip olması sebebiyle yazdığı şarkı sözleri onu, kendisiyle aynı müziği yapanlardan farklı kılıyor. Yaptığı müzikle adını çok yerde duyurmuş birisi. Justice ve Pharrel Williams ile düet yapmış olması da bu tanıtımdan hayli payını almış. Yaptığı işler genel olarak hip hop ağırlıklı olsa da sözlerinde rap; güftelerinde ise synthpop, house, alternatif dance ve disco, pop soundları duymak mümkün. Tek tabanca olarak yaptığı ''Pop The Glock'' single çıkışıyla büyük ses uyandırmıştı. Ortak çalışmalarla dahi birçok işe imzasını atmış olsa da sadece ve sadece bir albüm çıkarmış olması ve sonrasında kayıplara karışmış olması başta beni ve diğer hayranlarını üzdü. Bu yıla kadar dinleyenleri onun nerede olduğuna anlam veremese de çoluk çocuğa karıştığı ve yüksek öğrenimini devam ettirdiği sözleriyle müziğe ara vermesinin sebebi anlaşıldı.
Burada yerel müzik kanalı VJ görüntümden sıyrılıyorum. Zira sözlerime biraz daha devam edersem Top 20 listesinde yeni çıkan albümünün tanıtımına geçiyor olacağım. Aslında profesyonel anlamda bu işi yapıyor olsaydım ve kendisinin yeni albümü hakkında televizyonda konuşuyor olsaydım muhtemelen bunları diyecektim. Her neyse. Ufak hayal alemim burada sona erdi.
Dönemsel olarak kendi çapımda dance parçaları dinlediğim zamanlarda mutlaka bir bakıp çıktığım şarkıdır. Bu şarkıyla hanım kızı tanıdım. Bu şarkıyla hastası oldum. Elbette klasik bir Uffie şarkısı olarak arabalardan, partideki insan profillerinden, sevgilisinin hastalıklı yapısından bahsediyor. Bahsederken de mutlaka eleştirel bir dil kullanıyor. Melodide hüzünlü bir hava hakim gibi. İlk dinlediğim zamanlarda yok yere duygusallaşırdım.
Albümden sevdiğim ikinci parça olan Difficult, kendisini hunharca eleştirenlere ufak bir diss. Klipte de onu okulda görüyor olmamız -geliyor gönlümün sembolojisi- ''Ben bu işin mutfağında yetişiyorum. Size ne oluyor?'' atarı yapmakta. Eğer beğenmiyorsan dinlemezsin kısaca. (Bana kalırsa klibin sonlarına doğru mekanın ters dönmesi ve Uffie'nin geriye doğru koşması da yaptığı müziğin en nihayetinde sanat olduğunu ve sanatını istediği şekilde bozup tekrar inşa edebileceğini anlatıyor. Çok mu abarttım ben de bilmiyorum.)
Son olarak kendisi yeni bir albüm hazırlığında. Farklı işler yapmaya olan inancını koruduğunu son yaptığı röportajdan anlayabiliyoruz. Şarkı isimlerine tıklayarak dinleyebilirsiniz.
15 Eylül 2016 Perşembe
Anika İle Playlist Yapıyorum
Herkese selam. Son zamanlarda kulağımda çalındığında beni evrenin değişik noktalarına ışınlayacak solucan deliklerini yaratan parçalardan ufak bir seçki düzenleyeceğim, yine.
Dear Rogue - Black To Gold
Vancouver çıkışlı karı koca olan Kanadalı elektronik/alternatif müzik duosu grubun, çıktığı zamanlarda yapmadığı hiti benim evimde yapmış olmaları, müzik dünyasına afili bir artı olmalı kanımca. Zira yaptıkları şarkı gecenin ilerleyen saatlerinde, yalnızlaşmaya başladığınızda ve elinizdeki bardak ağırca içilirken dans pistinin etrafında yapılan salınma hareketleriyle anlam buluyor.
Margaret Glaspy - You and I
Emotions and Math adlı albümden çıkan nadide eser, hanım kızımızın elindeki gitardan çıkan indie folk melodiye sahip. Uzunca süredir indie işler dinlemiyordum. Gayet iyi geldi. Şarkılarındaki argo ve küfürler de gayet yakışıyor. Albüm kapağı için yaptığı çekimlerde de kendisinin ne kadar alımlı olduğunu fark edebiliyorsunuz.
Metric - Lie Lie Lie
Bana kalırsa şu listedeki anlamca en değerli şarkı olabilir. Günümüz film endüstrisine, yönetmenlerin elinde oyuncak olan yeni yetme genç kızlarımıza ve beyin denilen organı unutarak yaşamlarını kapak fotoğrafı çektikleri kadınları nasıl kullanırıma adayan insanlara sövgü niteliğinde olan bir Metric eseri. Tabi ki sinemayı, magazin endüstrisini kötülemiyorum. İnsanları kendi amaçları uğruna kullanıp atmaları bu sektörleri öldürüyor. Üzerine sadece seksüel amacı olan bir objeye dönüştürülen kadın, zaten varlığını devam ettiremediği alanlarda sürünüyor. Bunlar ayrı bir yazı konusu tabi ama genel mantık bu.
Wintersleep - Amerika
Şarkının adını aratırken Rammstein şarkısına denk geliyor olmanız ihtimal tabi. Ancak bu Amerika o Amerika değil. Walt Whitman isimli milliyetçi bir Amerikan şairinden ilham alınarak sözleri yazılmış bir alternatif rock şarkısı. Şiirin alıntılanan dizeleri değiştirilerek günümüz Amerika'sına vurgu yapılmış. Zaten şarkının video yorumlarının altında ''Nerede o eski Amerika?'' diyen ihtiyar tayfayı görmek mümkün.
Weezer - We Are All On Drugs
Yazacak bir şey bulamadım. Biraz emoluk yapmak için arada sırada gideri var.
V/VEGA - Copper
Açıkçası grubun adını doğru yazdığıma şüpheliyim. Kendilerini sosyal medyadan ''Single'ımız hakkında ne düşünüyorsunuz?'' soruları üzerine dinledim. Gelecek vaat ediyorlar öncelikle. Ardından düşündüğüm şey tür olan rock müziğin (Hayır, enstrüman olarak elektro gitar kullanılan her şarkı rock değildir.) İngiltere topraklarında yeniden hakimiyet bulmaya başlaması oldu. Sanırım bunun doksanlı yılların popüler kültürüne olan dönüşüne borçluyuz. Kabul edelim ki o yıllarda kendi ülkemizde bile rock müzik yapılıyordu. Şarkıdaki riff/ler/e gelecek olursak: ilk iki dakika boyunca melodisi akılda kalıcı ve üzerinde düşünülmüş bir parça olduğunu sezdim ancak şarkının sonlarında büyük bir katarsis beklerken beni yanıltarak çok daha farklı bir melodiye yerini bıraktı. İlginç olmuş. Albüm çıktığı zaman da dinler fikrimi kendilerine iletirim. Sonuçta yeni nesil rock icracılarına sahip çıkmak lazım.
Das Racist - You Oughta Know
Sözlerinin telaffuzunu anlayana bir tepsi baklava hediye edeceğim, çocukluğumdaki maziye ait hip hop şarkısı.
Şarkılarındaki espri anlayışının muntazamlığı alternatif hip hop türünü merak ettirici nitelikte. Grubun adından da anlaşılacağı gibi halen bu yüzyılda bile varlığını sürdürmekte olan ırkçılık problemiyle dalga geçiyorlar. (Bknz: Who's that brown?) Bu kayıtta da sanki rapperlardan biri elindeki kağıdı kaybetmiş de söyleyeceği sözlere en yakın ağız hareketlerini taklit ediyor. Grup müzik yapmayı bitirmeseydi o da hoş olabilirdi tabi ki. Sevilir.
Dear Rogue - Black To Gold
Vancouver çıkışlı karı koca olan Kanadalı elektronik/alternatif müzik duosu grubun, çıktığı zamanlarda yapmadığı hiti benim evimde yapmış olmaları, müzik dünyasına afili bir artı olmalı kanımca. Zira yaptıkları şarkı gecenin ilerleyen saatlerinde, yalnızlaşmaya başladığınızda ve elinizdeki bardak ağırca içilirken dans pistinin etrafında yapılan salınma hareketleriyle anlam buluyor.
Margaret Glaspy - You and I
Bakınız bu da güzel Margaret kızımız |
Emotions and Math adlı albümden çıkan nadide eser, hanım kızımızın elindeki gitardan çıkan indie folk melodiye sahip. Uzunca süredir indie işler dinlemiyordum. Gayet iyi geldi. Şarkılarındaki argo ve küfürler de gayet yakışıyor. Albüm kapağı için yaptığı çekimlerde de kendisinin ne kadar alımlı olduğunu fark edebiliyorsunuz.
Metric - Lie Lie Lie
Bana kalırsa şu listedeki anlamca en değerli şarkı olabilir. Günümüz film endüstrisine, yönetmenlerin elinde oyuncak olan yeni yetme genç kızlarımıza ve beyin denilen organı unutarak yaşamlarını kapak fotoğrafı çektikleri kadınları nasıl kullanırıma adayan insanlara sövgü niteliğinde olan bir Metric eseri. Tabi ki sinemayı, magazin endüstrisini kötülemiyorum. İnsanları kendi amaçları uğruna kullanıp atmaları bu sektörleri öldürüyor. Üzerine sadece seksüel amacı olan bir objeye dönüştürülen kadın, zaten varlığını devam ettiremediği alanlarda sürünüyor. Bunlar ayrı bir yazı konusu tabi ama genel mantık bu.
Wintersleep - Amerika
Şarkının adını aratırken Rammstein şarkısına denk geliyor olmanız ihtimal tabi. Ancak bu Amerika o Amerika değil. Walt Whitman isimli milliyetçi bir Amerikan şairinden ilham alınarak sözleri yazılmış bir alternatif rock şarkısı. Şiirin alıntılanan dizeleri değiştirilerek günümüz Amerika'sına vurgu yapılmış. Zaten şarkının video yorumlarının altında ''Nerede o eski Amerika?'' diyen ihtiyar tayfayı görmek mümkün.
Weezer - We Are All On Drugs
Yazacak bir şey bulamadım. Biraz emoluk yapmak için arada sırada gideri var.
V/VEGA - Copper
Açıkçası grubun adını doğru yazdığıma şüpheliyim. Kendilerini sosyal medyadan ''Single'ımız hakkında ne düşünüyorsunuz?'' soruları üzerine dinledim. Gelecek vaat ediyorlar öncelikle. Ardından düşündüğüm şey tür olan rock müziğin (Hayır, enstrüman olarak elektro gitar kullanılan her şarkı rock değildir.) İngiltere topraklarında yeniden hakimiyet bulmaya başlaması oldu. Sanırım bunun doksanlı yılların popüler kültürüne olan dönüşüne borçluyuz. Kabul edelim ki o yıllarda kendi ülkemizde bile rock müzik yapılıyordu. Şarkıdaki riff/ler/e gelecek olursak: ilk iki dakika boyunca melodisi akılda kalıcı ve üzerinde düşünülmüş bir parça olduğunu sezdim ancak şarkının sonlarında büyük bir katarsis beklerken beni yanıltarak çok daha farklı bir melodiye yerini bıraktı. İlginç olmuş. Albüm çıktığı zaman da dinler fikrimi kendilerine iletirim. Sonuçta yeni nesil rock icracılarına sahip çıkmak lazım.
Das Racist - You Oughta Know
Sözlerinin telaffuzunu anlayana bir tepsi baklava hediye edeceğim, çocukluğumdaki maziye ait hip hop şarkısı.
Şarkılarındaki espri anlayışının muntazamlığı alternatif hip hop türünü merak ettirici nitelikte. Grubun adından da anlaşılacağı gibi halen bu yüzyılda bile varlığını sürdürmekte olan ırkçılık problemiyle dalga geçiyorlar. (Bknz: Who's that brown?) Bu kayıtta da sanki rapperlardan biri elindeki kağıdı kaybetmiş de söyleyeceği sözlere en yakın ağız hareketlerini taklit ediyor. Grup müzik yapmayı bitirmeseydi o da hoş olabilirdi tabi ki. Sevilir.
Etiketler:
Dinlenilesi Şarkılar,
İnceleme,
Margaret Glaspy,
Metric,
Müzik,
Rock
1 Temmuz 2016 Cuma
Boş Oda
Zaman akıp giderken ben koltukta oturuyordum. Zihnim düşünceli, aklım bulanık, elimi çeneme dayamışım ve oradan da tekli koltuğun köşesine dirseğimi. Hayatlardan sahneler akşam üstü odaya vuran güneş gibi bir yerden başlayıp diğer yana geçiyor. Sebebini ne olduğunu bilmediğim garip bir hüzün yerini beklentisiz rahatlamaya bırakıyor. Duvar saatinin sesi boş odada yankılanıyor. Duyulmak istediğini biliyor çünkü biz fark etmesek de zaman sessizce akıp gidiyor.
Düşüncelerimin bitip donuklaştığı yerde kendimi sorguya çekiyorum. Hem polisim hem de suçlu. Neden yaptım?
Nasıl yaptım?
Bir daha yapar mıyım?
Saniyeler birbiri ardına geçip giderken ben çaresizce oturuyorum. Ellerim aklımdakilerden oluşmuş bir kelepçeyle sarılı. Ayak bileklerim de öyle. Kendimi gönüllü yargılıyorum. Sanki başkalarının yargılamaları yetmezmiş gibi.
Bu sefer kolay yem olmayacağım diyorum kendime. Beni ufak bir kafesin içine tıkıştıran onlar mı ben mi?
Karanlığın içinden ''İkisi de.'' diye bir ses duyuluyor. Kafamı kaldırıp beyaz duvarlara bakıyorum. Boş bir sinek vızıltısı. Kendime ''Peki en çok kim?'' diye soruyorum. Bu sefer kimsenin sesi duyulmuyor. Yine bir boşluk. Sinek camın kenarına konmuş. Başarabilirim umuduyla cama çarpıyor. Bedenini bir silah gibi kullanıyor ve camı kırmaya; buradan çıkmaya çalışıyor.
Ben de kafesimi böyle kırabilir miyim?
El ve ayak bileklerimdeki bağlar çözülüyor. Hava karardığında her şeyin dinginleştiğini anlıyorum. Gündüzün koşuşturmasından geceye ne kalır ki?
Bu sefer ayağa kalkıyorum. Ağzımda sayıkladığım birkaç kelime: Kafesinin kilidi senin elinde.
Düşüncelerimin bitip donuklaştığı yerde kendimi sorguya çekiyorum. Hem polisim hem de suçlu. Neden yaptım?
Nasıl yaptım?
Bir daha yapar mıyım?
Saniyeler birbiri ardına geçip giderken ben çaresizce oturuyorum. Ellerim aklımdakilerden oluşmuş bir kelepçeyle sarılı. Ayak bileklerim de öyle. Kendimi gönüllü yargılıyorum. Sanki başkalarının yargılamaları yetmezmiş gibi.
Bu sefer kolay yem olmayacağım diyorum kendime. Beni ufak bir kafesin içine tıkıştıran onlar mı ben mi?
Karanlığın içinden ''İkisi de.'' diye bir ses duyuluyor. Kafamı kaldırıp beyaz duvarlara bakıyorum. Boş bir sinek vızıltısı. Kendime ''Peki en çok kim?'' diye soruyorum. Bu sefer kimsenin sesi duyulmuyor. Yine bir boşluk. Sinek camın kenarına konmuş. Başarabilirim umuduyla cama çarpıyor. Bedenini bir silah gibi kullanıyor ve camı kırmaya; buradan çıkmaya çalışıyor.
Ben de kafesimi böyle kırabilir miyim?
El ve ayak bileklerimdeki bağlar çözülüyor. Hava karardığında her şeyin dinginleştiğini anlıyorum. Gündüzün koşuşturmasından geceye ne kalır ki?
Bu sefer ayağa kalkıyorum. Ağzımda sayıkladığım birkaç kelime: Kafesinin kilidi senin elinde.
22 Haziran 2016 Çarşamba
Anika İle Müziğin Dehlizlerine Yolculuk
Herkese selam. Malumunuz mevsimin cayır cayır yanmakta olduğu güneşli mi güneşli günleri yaşıyoruz. Ben de bu yazımda, son zamanlarda bolca dinlediğim şarkılardan kafama göre yaptığım bir seçki ile bazıları için açıklamalı bazıları içinse oraya yazıp hakkında tek kelime konuşmamalı şarkıları listeleyeceğim.
Cage The Elephant - Trouble
Ane Brun - Still Waters
Norveç'in gülü sanatçımız Ane Brun'dan nefis bir dinlemelik eser ile karşı karşıyayız. Gerçi benim favorim bu parçanın piyano başında çıplak sesle söylenen versiyonu. Zaten genellikle sevdiğim şarkıların canlı versiyonlarının daha iyi olduğu kanısındayım. Bana göre canlı icra edilirken kulağa daha hoş gelen müzik iyi müziktir. Bu şarkı da beni bu yönden tavladı diyebilirim.
Sarah Jaffe - Clementine
Öylesine yeni müzisyen arayışımın tavan yaptığı günlerden birinde tanıştığım bu özgün sesi bu listeye koymak istedim. Kendisi pek duru, pek saf. Sözleriyle de hayatı sorguluyor. Ritmiyle de sözlerindeki anlamı düşündürüyor. Öyle cinsten.
The Beauty Room - Holding On
Bu müzik grubu kimdir başka hangi şarkıları var hakikaten bilmiyorum. Kendi halimde koltuğa yayılmış chill at home sefası yaparken kulağıma çalınan bu ezgiyi severek dinliyorum. Lounge ve chill out olan elektronik karışımdaki sözler sitem üzerine kurulu.
Bastille - Pompeii
Wolf Alice - Silk
Best Coast - California Nights
Aşırı saykodelik hareketler içerir dikkatli dinleyiniz. Söylenişi de çok zor zira şarkıyı söylemeden önce derin bir nefes almanız, eslerde yine o nefesi korumanız ve diyaframı dayanabildiği yere götürebilmeniz gerekiyor. Karaokeler için tavsiye etmiyorum. Zaten introdan hallice ilk bir dakikasını bazı kişilik sahipleri sıkılarak dinleyebilir. Ama beni pek bir açtı yahu!
Nothing But Thieves - Trip Switch
Şarkı anladığım kadarıyla elektrik, bilgisayar, teknoloji, devreler, iletişim, bağlantı anahtar kelimeleri üzerine yazılmış. Bunlara tabi ki sözlerde rastlamanız mümkün değil ancak kullanılan betimlerle anlaşılıyor. Solistin kulaklarınızın pasını silen sesi de cabası.
Muse - Reapers
The Climb - Perfectly Nothing
Listedeki tek Türk ve tek metal grubu olma özelliğini taşıyan, doksanlı yılların rock müzik alanında kendini bir anda liste başı haline getiren şarkısı Gökalp Ergen'in (Evet, Pentagram) kurmuş olduğu gruptan çıkma. Bana kalırsa ülkemizdeki metal açlığını doyuran iyi niyet elçisi tadında. Günümüzde çabuk tüketilen şarkılarla ayakta kalan müzik piyasasının bilek güreşi yaptığı rock müziğe nostaljik bir yorum arayışındaysanız buyurun dinleyin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)